FIKIH VE FETVA
"FIKIH" Arapça "fe-ku-he" maddesinden gelir. Sözlük
anlamı ile "bir şeyi iyi kavramak, anlayışlı olmak, bilmek" demektir. Bu
açıdan "ilim"den biraz farklıdır. "Ilim" nasıl olursa olsun bilmek, "fıkıh"
ise, işin esprisini kavramak, inceden inceye bilmek, demektir. "Fıkıh"
sonradan şeriat ilimlerini (Kitap ve Sünneti) bilmeye ad olmuştur. Daha
sonra da hüküm isteyen furû mes'elelerine ve onları bilmeye denmiştir.
Rasûlullah (sav) döneminde "fıkıh", bugünkü tahsîsî (spesifik) anlamında
değildi. Meselâ o: "Allah kime hâyir dilerse onu dinde fakîh kılar", "Insanlar
madenler gibidirler. Cahiliyette seçkin olanları, fıkhettikleri takdirde
Islâm'da da seçkin olanlardır." Ibn Abbas için: "Allah'ım, onu dinde "fakîh"
kıl ve ona Kur'ân'ın te'vilini öğret" buyururlarken "fıkhı", hep bu
genel anlamda, yani iyice anlama ve kavrama anlamında kullanmıştır.
Fıkıh, tabiin dönemine kadar bu anlamda kullanılmış olacak ki, Imam-i
Azam onu: "Kişinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesidir" diye
tarif etmiş ve itikad esaslarından bahseden eserine "el-Fıkhu'l-Ekber"
yanî, iyi anlaşılması gereken en önemli mes'eleler adını vermiştir. Daha
sonra, ilimlerin çok detaylı ihtisas dallarına ayrılmasıyla da fıkıh, "şer'î
ve amelî mes'eleleri bilmektir" diye tanımlanmıştır.
Her ne olursa olsun, fıkıhla ilgisi olmayan bir
müslüman düşünülemez. İşte bu mulahaza ile bizler "fıkıh" penceresini
biraz aralayacak ve onun genellikle tahsîsî anlamıyla, günübirlik
mes'elelerimize çare arayacağız. Şimdilik yapacağımız sadece nakil
anlamında fıkıhtır. Yani bizler şu anda, fıkıhla meşgul olduğumuz için
mecazî manâda fakihiz. Halimize, şu ana kadar aldığımız yola, yapılması
gerekenlere göre yaptıklarımıza baktığımızda hakiki anlamda fakîh, yani
müctehid olamayacağımızdan korkuyoruz. Ama Allah'ın lütfûnu, bize: "Ya
Rab, bizi muttakilere imam kıl" diye dua öğretmesini ve O'nun sonsuz
hazinesini düşündükçe yani olana değil, oldurana baktıkça da bunun zor
olmadığını görüyoruz ve istiyoruz.
Işin diğer yönüne gelince:
"Fetvaya en cüretkâr olanınız ateşe de en cüretkâr
olanınızdır" hadîs-i şerifini biliyoruz. Bu cüretkârlığı göze alamayız.
Onun için yazacaklarımız terim anlamıyla "fetva" olmayacaktır. Çünkü
gerçek anlamı ile "fetva" "müftî"nin işidir. Müftî ise müctehid
olmalıdır. Biz şimdilik müctehid olmadığımıza göre yapacağımız işe de
"fetva" vermek değil, fıkıhtan verilmiş fetvalardan aktarmalarla güncel
meselelerimize çareler teklif etmek olacaktır. Şimdilik müctehid
değiliz, dememiz iddiali olarak karşılanmamalıdır. Çünkü biz bunu
söylerken kendimizi değil, işaret ettiğimiz gibi verecek olanı düşünerek
söylüyoruz. O'nun vergisine sınır getirme hakkına sahip değiliz.
Alim programı yaklaşık üzerinde iki yıl çalışılarak
elde edilmiş bir programdır. İnsanların kavram kargaşası içerisinde
boğulduğu günümüzde böyle kapsamlı İslam Fıkhı Ansiklopedisi
niteliğindeki bu programa gerçekten büyük ihtiyaç vardı.Elhamdülillah
bunu geçekleştirdik.
İnsanlar artık Fıkıh la alakalı sorularını en kısa
kestirme yoldan Alim Programından öğrenebileceklerdir. Bunun yanında
çok değerli hocalarımıza halktan gelen bazı önemli sorular da programa
alınmış ve misal teşkil edilsin diye bazı Fıkhi terimler soru sorularak
öğretilmeye çalışılmıştır. Ayrıca bazı güncel meselelerede (önceden
fetvası verilmeyip sonradan çıkan ) ve müslümanların bocaladığı, Helal
midir ? Haram mıdır ? şüphesini taşıdığı terimlerde bu programda
etraflıca ehil hocaefendilerden öğrenilerek aktarılmıştır.
Kısacası hem dünya hem Ahiret için gönderilen
dinimizin Ameli, İtikadi, Ahlaki ve Siyasi yönündeki görüşlerini Ehli
Sünnet Ve Cemeat çerçevesinde bu programda bulabileceksiniz. Çalışma
bizden Tevfik Allah (C.C)tandır. |