MÜSLÜMAN AİLE NASIL OLUR?
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd Alemlerin Rabbine, salat ve selam onun Resulünün, ashabının ve onların
yollarını sürdürenlerin üzerine olsun
Aile toplumun en küçük ve en önemli parçasıdır. Aile, sadece karşı cinse
duyulan fiziki bir ilgi sonucu ortaya çıkan bir kurum değildir. İnsan soyunun
davamını sağlamakla birlikte gerek erkek, gerek kadın ve gerekse çocukların
karşılıklı olarak, ruhen ve bedenen yardımlaştıkları bir birlikteliktir. Erkek,
kadın ve çocukların sevgi/saygı içinde yaşadıkları kutsal bir kurumdur.
Toplum, ailelerden ve aileyi meydana getiren bireylerden oluşur. Bu nedenle
ailenin toplumu, toplumun da aileyi etkilemesi söz konusudur. Çünkü aile,
toplumun sosyal yaşantısından ve değerlerinden etkilenir.
Aile, insanlığın en eski olduğu kadar, en temel ve vazgeçilmez kurumudur.
Çünkü insan yaratılış icabı yalnız başına değil, birileri ile birlikte yaşamaya,
himaye etme ve edilmeye, yaşadıklarını birileriyle paylaşmaya muhtaçtır. İşte
insan bu paylaşımı aile ortamında en iyi şekilde gerçekleştirebilir. Bundan
dolayı aile insan için hayati bir öneme sahiptir.
Erkek, eşini ve çocuklarını koruyup her türlü tehlikeden muhafaza etmeye
çalışmaktan hoşlanır. Kadın ise, hayatın her türlü zorlukları karşısında
dayanabileceği, güvenilir bir omuza, sevgi ve şefkatle kucaklayacağı çocuklara
sahip olmak ister.
EvliIiğin temel amacı olan Allahın
rızasını kazanmanın bir yoluda hayırlı nesil yetiştirmektir. Böylece yeryüzünde
müslümanların sayısının artması sağlanmış olur. Anne ve baba, Allahın
kendilerine emanet olarak verdiği evlatlarını, Allahın
sevdiği kul, Habibinin sevdiği ümmet olarak yetiştirmekle görevlidir. Bu görevi
yerine getirebilmek için, ihlasla harcanan tüm çabalar, Allahın
rızasına uygun amellerdir. Müslümanın, yüreği gibi sıcak yuvası olmalıdır. Sevgi,
saygı, güven, fedakarlık, şefkat ve merhametle sıcaklaşan bir yuva. Çünkü, islam
ailesi, terbiye ocağıdır. Oradan, gelecek nesillere islami şahsiyet
kazandırılmaya çalışılmalıdır.
Ayrıca, islam ailesi, en güzel bir hayat okulu olmalıdır. İşte böylece, hayırlı
nesiller yetiştirilmeye çalışılarak Allahın
rızasına erişilmeye gayret edilmelidir. Kadın ve erkeğin birbirlerine olan sevgi,
şefkat ve muhabbetleri yaşlandıkça devam etmelidir. Çünkü onlar, yalnızca bu
kısa dünya hayatında geçici eşler değil, ebedi hayatlarında (cennette) da
birbirlerine eş olacaklardır. O halde, yaşlandıkça birbirlerine daha fazla
şefkat ve merhamet ile davranmaları gerekir. Üstad Said-i Nurs-i hazretlerinin
ifadesiyle, ihtiyarladıkça daha ziyade hürmet ve merhamet etmek lazım gelir. O
halde, kadın ve erkek birbirleriyle her türlü duygu, düşünce, sevinç ve
üzüntüleri paylaşabilmelidirler. Birbirlerine yalnız bedenen değil, ruhende
yakın olabilmelidirler.
Yuvada huzurun sağlanabilmesi eşlerin, karşılıklı olarak hak ve görevlerini
yerine getirmesiyle mümkün olur. Bu hak ve görevler içerisinde en önemlilerinden
ikisi, kadının itaatkar erkeğin ise adil olmasıdır. İslamın insan ilişkilerinden
en çok hassasiyet gösterdiği nokta, karşılıklı olarak adaletli davranılmasıdır.
Adaletli davranabilmek için, mutlaka şefkat taşıyor olmak gerekir. Erkek,
kadının kendisine itaatinin AlIahın
emriyle sınırlı olduğunu bilmeli ve bu sınırın dışına çıkmamaya özen
göstermelidir. Kadın ise, Allahın
emrine aykırı olamayan konularda, eşine itaate gayret etmelidir.
Hz. Peygamber bir hadis-i şerifte;Kadın beş vakit namazını kılar, yılda
bir ay orucunu tutar, namusunu korur, kocasına itaat ederse, cennet kapılarından
dilediğinden girsin. diye buyurmuştur. Diğer bir hadis-i şerifte ise;
İki zayıfın, yani yetim ile kadının haklarını çiğnemekten sakınınız.
buyurarak kadınlara haksızlık edilmemesini ister.
Kısacası itaat edilen de, eden de haddini bilmeli, Allahın
çizdiği sınırların dışına çıkmamalıdırlar. O halde, erkek hanımı ve çocukları
üzerindeki hakimiyet hakkını adaletli ve şefkatli bir biçimde kullanmalı, kadın
ise, uysal davranışlarıyla yuvasındaki huzur ve mutluluğu devam ettirmeye özen
göstermelidir.
Gerek kadın gerekse erkek, eşi ile ana-babası arasında adaletle davrana
bilmelidirler. Ana-babayı tutup eşe haksızlık etmek haram olduğu gibi, eşi tutup
ana-babaya da haksızlık etmek haramdır. Elbette ana-babaya itaat etmek ve
rızalarını almak çok önemlidir. Onlar bizi en çok bakıma muhtaç olduğumuz
günlerden başlayarak korumuş, kollamış, beslemiş ve bu uğurda çeşitli
fedakarlıklara katlanmışlardır. Onlara elden geldiği kadar iyilik yaparak hayır
dualarını almaya çalışmak, her evladın ilk görevleri arasında yer alır. Yüce
Rabbimiz;
Biz insana, ana-babasına iyilik yapmayı vasiyet ettik ki, anası onu zorluk
üstüne zorlukla taşıdı, onun sütten kesilmesi iki yılda olur. Bana ve
anne-babana şükret, çünkü dönüşünüz banadır (şükür ve küfrüne göre karşılık
veririm.)" (lLokman 14diye buyurmaktadır.
Diğer taraftan bir insanın eşi de tüm hayatını paylaşabileceği, kendisine en
yakın olan insandır. İşte bundan dolayı eş ile ana-baba arasında adil olmak son
derece önem kazanmaktadır. Kişi öyle davranmalıdır ki, hiçbir taraf; Ben haklı
da olsam, haksız da olsam haklı çıkarım. düşüncesine saplanmamalıdır. Her iki
taraf da kendilerinin evlatları ya da eşi yanında değerli olduklarını
bilmelidirler. Ama aynı zamanda da birbirlerini hoş tutmaya çalışmalıdırlar.
Müslüman, bütün hayatını islama ve onun eşsiz hükümlerine göre düzenlemekle
görevlidir. Merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbimiz Allah, bizi yaratan
olduğu gibi bizim, yaşadığımız zaman nasıl mutlu olacağımızı da en iyi bilendir.
Şüphesiz, aile içi ilişkilerde de bu böyledir. Her müslümanın aile içi
ilişkilerinde, Kur-annın en güzel örnek olarak tanıttığı Peygamberimiz (s.a.v)
örnek olmalıdır. Her konu da olduğu gibi, bu konuda da müslümanlar,
ana-babasından değil, Peygamber Efendimizden gördüğü gibi davranmalıdırlar.
Kadınlar ise, ayet ve hadisler ışığında yaşayarak, Peygamber Efendimizin
hanımları ve kızları gibi olmaya gayret etmelidirler. Peygamber Efendimiz bize,
hayatın her alanında olduğu gibi, aile içinde de her noktada örnek teşkil edecek
davranışlarda bulunmuştur. Eşler, evlerini cennet bahçeleri gibi huzurlu yapmak
istiyorlarsa, Kur-ana ve Sünnete hakkıyla uymalıdırlar. İslam insanı, Allah
rızası için fedakarlık yapmaya teşvik eder, evlilik de bir bakıma fedakarlık
demektir.
İslamın terbiyesi ile olgunlaşmama ve bencil davranışlar, pekçok problemin
başıdır. Egoizm, yani herşey de ve her zaman ben (ene) demek, her zaman kendini
düşünmek, insani ilişkileri zayıflatan ana unsurlardandır. Bencil insan ne mutlu
olabilir ne de mutlu edebilir. Çünkü, daima kendisini düşünen, birlikte yaşadığı
insanların görüşlerine, duygu ve düşüncelerine, önem vermeyen insanlarla yaşamak
gerçekten zordur.
Evlilik bir birliktelik olduğuna göre birlikte yaşanmalı, sevgiler ve
üzüntüler paylaşılabilinmelidir. Eşlerin birbirlerine kötü davranmaları, aileyi
yıpratan bir davranıştır. Bir müslüman hiçbir zaman eşine istediği gibi zulüm,
hakaret ve küfür edemez. Allahın
izin vermediği bu davranışları sıkça tekrarlarlarsa, o yuva da rahat ve huzur
içinde yaşanmaz. Çünkü kötü ve kaba davranışlar insanlar arasındaki sevgiyi
zedeler, karşılıklı ilişkileri bozar, zamanla onları birbirlerinden
uzaklaştırır. Bu tür hareketlerin çocukların üzerinde çok büyük etkileri vardır.
Ayrıca Allahın
yasak ve haram ettiğinden hayır gelmiyeceği bir gerçektir. Eşler, birbirlerine
hayırda değil de, şerde destek olurlarsa, hem dünya, hem de ahirette huzur
bulamazlar. Kısa bir süre için iyi zaman geçirseler bile sonuç mutlaka
hüsrandır. O yüzden gerek yuvayı kurarken ve gerekse beraber yaşarlarken,
haramlardan uzak durmaya özellikle dikkat etmeleri gerekir. Harama müptela
oluşun, kesinlikle dünya ve ahirete yıkım getireceği unutulmamalıdır.
Özetle aileyi zayıflatan unsurlar, Allahın
emrine aykırı davranışlardır. Allahın
yasak ettiği herşey, bizim için zararlı ve huzur bozucudur. Allahın
men ettiği davranışlardan uzak durmalı ve Onun istediği şekilde yaşamaya
çalışılmalıdır. Eşler çocukların eğitimlerinde yardımlaşmalıdırlar.
Peygamberimiz (s.a.v) ;Her doğan
çocuk islam fıtratı üzere doğar, sonra ana-babası onu ya müslüman, ya musevi ya
da hıristiyan yapar.
buyurarak çocukların geleceğinde anne ve babasının büyük tesiri olduğunu
vurgulamıştır. Anne ve baba çocuğun dünyaya geliş sebebidirler (Allahın
izniyle). Bundan dolayı çocuğun dünyaya gelişiyle sorumlulukları artar. Artık
birbirlerine karşı olan sorumluluklar ile birlikte, bir de çocuğun sorumluluğu
eklenir. Çünkü, Allah u Teala;Ey
iman edenler! Kendinizi ve ehlinizden olanları cehennem ateşinden koruyun
(Tahrim 6)diye buyurmaktadır. Esasen çocukların, hem annenin hem de babanın
ilgisine ihtiyacı vardır. Çocuk için ikisinin yeri ayrı ayrıdır. Anne ve baba
çocuklarını yetiştirmek için birlikte davranmalıdırlar. Eşler, çocuklarının
eğitimlerinde ortak prensiplerde anlaşabilmeli ve her ikisi de, dengeli davranış
biçimini benimsemelidirler. Birisinin beyaz dediğine diğeri siyah derse bu
çocukların neye ve kime ne kadar inanacaklarını şaşırmalarına ve kötü
eğitilmelerine sebeb olur. Yine bir tarafın çocuklara karşı aşırı sert diğer
tarafın aşırı yumuşak davranması da bir dengesizliktir ve zararlı sonuç verir.
Kız, erkek ayırımı yapmadan, çocuklara karşı adaletli ve güzel davranışlar
gösterip, insanlara iyi davranmalarını da öğütlemek gereklidir.
Lokman (a.s.)ın
oğluna nasihatiyle Allah, müslümanlara çocuklarını nasıl terbiye etmeleri
gerektiğini hikaye yoluyla öğretmektedir. Lokman suresinde buyuruluyor ki;
Hani Lokman oğluna öğüt verirken şöyle demişti. Oğulcuğum Allaha şirk koşma,
çünkü şirk elbette büyük bir zulümdür. Oğulcuğum hakikat yaptığın iyilik ve
kötülük bir hardal tanesi kadar bile olsa, hatta kayanın kovuğunda veya göklerde
yahut yerin dibinde gizlenmiş olsa dahi Allah onu getirir (meydana çıkartır ve
hesabını sorar). Oğulcuğum namazını dosdoğru kıl iyiliği emret, kötülüklerden
vaz geçirmeye çalış. Sonra bu emir ve nehiy sebebiyle sana isabet edecek şeylere
de sabret. Çünkü bunlar kesinlikle emredilen işlerdendir. İnsanlardan
kibirlenerek yüz çevirme, yeryüzünde şımarık yürüme, zira Allah kibirlenen ve
övünen hiç kimseyi sevmez. Yürüyüşünde de acele etme, kibirlilik edasında da
ağırlık etme. Alçak gönüllüce ve mutedil ol, konuşurken de sesini yükseltmeyip
sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini eşeklerin sesidir. (Lokman 13-19)
Allah bizlerede aile içinde islamın emir ve yasaklarına uyarak yaşamayı nasib
etsin. Amin